İstanbul'un Fethi (1453): Bir Çağı Kapatıp Yenisini Açan Büyük Zafer

Tarihin akışını değiştiren, Orta Çağ'ın karanlık sayfalarını kapatıp Yeni Çağ'ın aydınlık kapılarını aralayan İstanbul'un Fethi, sadece bir şehrin ele geçirilmesi değil, aynı zamanda genç bir padişahın sarsılmaz iradesinin ve stratejik dehasının bir anıtıdır. Henüz 21 yaşında olan Sultan II. Mehmed, çocukluğundan beri kurduğu bu büyük hayali gerçekleştirmek için tahta çıkar çıkmaz hazırlıklara başlamıştır. O güne dek defalarca kuşatılmış ancak alınamamış, "Aşılamaz" denilen surlarıyla ve Haliç'i koruyan devasa zinciriyle efsaneleşmiş Konstantinopolis, Fatih'in kararlılığı karşısında duramayacaktı. Bu fetih, Osmanlı Devleti'ni bir beylikten cihanşümul bir imparatorluğa dönüştüren en önemli kilometre taşıdır. 29 Mayıs 1453 tarihi, sadece Türk ve İslam tarihi için değil, tüm dünya tarihi için de bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu büyük zafer, askeri teknolojinin, lojistik planlamanın ve sarsılmaz bir inancın birleşimiyle kazanılmıştır.

Fethe Giden Yol: Stratejik Hazırlıklar ve Askeri Deha

Fatih Sultan Mehmet, babasının vefatının ardından 1451'de ikinci kez tahta çıktığında, öncelikli hedefinin Konstantinopolis olduğunu her hareketiyle belli etmiştir. Fethin sadece kılıç gücüyle değil, aynı zamanda akıl ve stratejiyle mümkün olacağını biliyordu. Bu nedenle kuşatma öncesindeki iki yıllık süreçte, eşi benzeri görülmemiş bir hazırlık dönemine girdi. Bizans'ı destekleyebilecek Venedik ve Ceneviz gibi güçlerle barış anlaşmaları yaparak diplomatik bir zemin hazırladı. Anadolu ve Rumeli'deki olası tehditleri bertaraf ederek arkasını sağlama aldı. Ancak asıl dehası, askeri ve teknolojik hazırlıklarında ortaya çıktı. İmparatorluğun tüm kaynaklarını bu hedefe yönlendirerek, fethin kaçınılmaz olduğunu hem dostuna hem de düşmanına gösterdi. Bu hazırlık süreci, zaferin en az kuşatmanın kendisi kadar önemli bir parçasıydı ve Fatih'in ne kadar vizyoner bir lider olduğunun kanıtıydı.

Boğazkesen'in İnşası: Rumeli Hisarı

Fethin ilk ve en somut adımı, İstanbul Boğazı'nın en dar noktasına, Bizans'ın itirazlarına rağmen devasa bir kale inşa edilmesiydi. Yıldırım Bayezid'in yaptırdığı Anadolu Hisarı'nın tam karşısına, sadece dört ay gibi rekor bir sürede inşa edilen bu yapıya "Boğazkesen" anlamına gelen Rumeli Hisarı adı verildi. Bu hisar sayesinde Karadeniz'den Bizans'a gelebilecek Ceneviz yardımlarının ve erzak takviyesinin önü tamamen kesilmiş oldu. Artık Boğaz'ın kontrolü tamamen Osmanlı'nın elindeydi. Bu hamle, Fatih'in stratejik zekasının ve lojistik planlama kabiliyetinin ilk büyük göstergesiydi ve Bizans'ı daha kuşatma başlamadan psikolojik olarak çökertmişti.

Şahi Topları: Teknolojinin Gücü

İstanbul'un fethi, aynı zamanda bir mühendislik ve teknoloji zaferidir. Fatih, o döneme kadar aşılamaz kabul edilen kara surlarını yıkabilmek için mevcut topların yetersiz olduğunu biliyordu. Bu amaçla, Macar asıllı top döküm ustası Urban'ı ve Muslihiddin Ağa'yı görevlendirerek daha önce görülmemiş büyüklükte toplar döktürdü. "Şahi" adı verilen bu devasa toplar, yüzlerce kiloluk gülleleri bir milden uzağa fırlatabiliyordu. Edirne'de dökülen bu topların İstanbul önlerine getirilmesi bile başlı başına bir lojistik operasyonuydu. Kuşatma başladığında Şahi toplarının surlarda açtığı gedikler, Bizans'ın en büyük güvencesi olan surların artık bir anlamı kalmadığını gösterdi ve savaşın kaderini belirleyen en önemli unsurlardan biri oldu.

53 Günlük Destansı Kuşatma ve Nihai Zafer

6 Nisan 1453'te Fatih Sultan Mehmet'in ordusunun Topkapı önlerine otağını kurmasıyla 53 gün sürecek olan destansı kuşatma resmen başladı. Tarihin en büyük kuşatma ordularından biri, Haliç'teki donanma ve devasa toplarla şehri hem karadan hem de denizden abluka altına aldı. Bizans İmparatoru XI. Konstantinos ise sayıca çok az olan askeri ve Cenevizli komutan Giovanni Giustiniani liderliğindeki destek birlikleriyle umutsuzca direniyordu. İlk haftalarda aralıksız top atışları ve lağım faaliyetleriyle surlar dövüldü, ancak Bizanslılar her seferinde gedikleri onarmayı başardı. Kuşatmanın uzaması ve Haliç'e girilememesi orduda moralleri bozmaya başlasa da, Fatih'in sarsılmaz iradesi ve dahiyane planları oyunu değiştirecekti.

Gemilerin Karadan Yürütülmesi: Bir Gecede Değişen Kader

Kuşatmanın en kritik anlarından biri, Haliç'in girişini kapatan devasa zincirin aşılamamasıydı. Donanmanın Haliç'e girememesi, surların en zayıf olduğu bu bölgeden saldırı yapılmasını engelliyordu. Bu soruna çözüm olarak Fatih Sultan Mehmet, dünya savaş tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir plana imza attı. 21-22 Nisan gecesi, yaklaşık 70 parçalık Osmanlı donanması, binlerce asker ve öküz yardımıyla, yağlı kütükler üzerinde karadan çekilerek Kasımpaşa sırtlarından Haliç'e indirildi. Ertesi sabah Haliç'te Osmanlı donanmasını gören Bizanslılar, büyük bir şok ve moral bozukluğu yaşadı. Bu olay, savaşın seyrini tamamen değiştiren, Fatih'in askeri dehasını ölümsüzleştiren ve "imkansız" diye bir şey olmadığını kanıtlayan bir hadiseydi.

29 Mayıs 1453: Son Taarruz ve İstanbul'un Düşüşü

Haliç'e inen donanma ve aralıksız devam eden top atışlarıyla iyice zayıflatılan Bizans'a son darbeyi vurma vakti gelmişti. Kuşatmanın 53. günü olan 29 Mayıs 1453 sabahı, Mehter Marşı eşliğinde genel taarruz başlatıldı. Ordunun tüm birimleri, farklı kapılardan aynı anda hücuma geçti. Özellikle Topkapı-Edirnekapı arasındaki surlarda şiddetli çarpışmalar yaşandı. Savaş sırasında Cenevizli komutan Giustiniani'nin ağır yaralanması Bizans direncini kırdı. Nihayet Ulubatlı Hasan adlı bir yeniçerinin sancağı surlara dikmesiyle Türk askerleri şehre girmeye başladı ve bin yıllık Bizans İmparatorluğu'nun başkenti düştü. Fatih Sultan Mehmet, öğleden sonra Topkapı'dan şehre girerek Ayasofya'ya gitti ve ilk Cuma namazını burada kılarak burayı bir zafer sembolü olarak camiye çevirdi.

Fethin Dünya Tarihindeki Yeri ve Sonuçları

İstanbul'un Fethi'nin sonuçları, sadece Osmanlı ve Bizans için değil, tüm dünya için derin ve kalıcı oldu. Bu zaferle birlikte;

  • 1058 yıllık Bizans İmparatorluğu tarihe karıştı.
  • Osmanlı Devleti, bir cihan imparatorluğu haline geldi ve İstanbul yeni başkent oldu.
  • Orta Çağ sona erdi, Yeni Çağ başladı.
  • Avrupa'yı Asya'ya bağlayan önemli ticaret yolları Osmanlı kontrolüne geçti, bu da Avrupalıları yeni yollar aramaya iterek Coğrafi Keşifleri tetikledi.
  • Topların surları yıkabileceğinin anlaşılması, Avrupa'daki feodalite (derebeylik) sisteminin çöküşünü hızlandırdı.
  • İstanbul'dan kaçan Bizanslı bilim insanları ve sanatçılar, İtalya'da Rönesans'ın gelişimine katkıda bulundu.

 

Özetle, İstanbul'un Fethi, genç ve vizyoner bir padişah olan Fatih Sultan Mehmet liderliğinde, üstün askeri strateji, devrim niteliğindeki teknoloji ve sarsılmaz bir kararlılıkla kazanılmış bir zaferdir. 29 Mayıs 1453'te gerçekleşen bu olay, sadece bir şehri değil, tarihin akışını değiştirmiş; bir imparatorluğu tarihe gömerken yenisine cihanşümul bir kimlik kazandırmış ve bir çağı kapatarak yenisinin başlamasına vesile olmuştur. Fethin mirası, bugün bile siyasi, kültürel ve sosyal olarak tüm dünyada hissedilmektedir.

YUKARI ÇIK