Otlukbeli'den Otranto'ya

Otlukbeli'den Otranto'ya

  • 14

Otlukbeli'den Otranto'ya: Fatih'in Unutulmaz Seferleri ve Askeri Vizyonu

Fatih Sultan Mehmet için İstanbul'un fethi, bir son değil, büyük bir başlangıçtı. O, bu zaferi, üç kıtaya yayılacak bir cihan imparatorluğu kurma vizyonunun ilk ve en önemli adımı olarak gördü. Saltanatının 1453'ten sonraki yaklaşık 28 yıllık bölümü, bu vizyonu hayata geçirmek için Doğu'nun en ücra köşelerinden Batı'nın kalbine, İtalya'ya kadar uzanan amansız bir seferler zinciriyle geçti. Otlukbeli'de Doğu'nun en güçlü hükümdarını dize getirmesi ve Otranto'ya asker çıkararak Roma'nın kapılarına dayanması, onun askeri harekatlarının coğrafi ve stratejik genişliğini gözler önüne seren iki sembolik zirvedir. Fatih'in unutulmaz seferleri, rastgele yapılmış fetihler değil, Karadeniz'i bir Türk gölü haline getirmek, Balkanlar'da mutlak hakimiyet kurmak, Anadolu birliğini sağlamak ve Osmanlı'yı "Roma İmparatorluğu'nun" tek varisi yapmak gibi büyük bir stratejinin parçalarıydı. Bu yazı, Fatih'in kılıcıyla çizdiği yeni dünya haritasını, Otlukbeli'den Otranto'ya uzanan bu görkemli güzergahta takip edecek.

Doğu'nun Kilidi ve Anadolu'nun Birliği

Fatih Sultan Mehmet, Batı'ya güvenle yönelebilmek için öncelikle arkasını, yani Anadolu'yu ve doğu sınırlarını güvence altına alması gerektiğini biliyordu. Onun için Anadolu'da Osmanlı'dan başka bir gücün varlığı kabul edilemezdi. Bu coğrafyadaki siyasi birliği sağlamak, hem devletin iç güvenliği hem de ekonomik bütünlüğü için hayatiydi. Bu strateji doğrultusunda, İstanbul'un fethinden sonra dikkatini Anadolu'daki son Bizans kalıntısına ve Doğu'daki en büyük rakibine çevirdi. Bu hamleler, onun ne kadar metodik ve ileri görüşlü bir stratejist olduğunu kanıtlar niteliktedir.

Trabzon'un Fethi: Bizans'ın Son Nefesi

İstanbul fethedilmiş olsa da, Bizans hanedanının bir kolu Karadeniz kıyısındaki Trabzon'da varlığını sürdürüyordu. Trabzon Rum İmparatorluğu, küçük olmasına rağmen, Akkoyunlular gibi Türkmen beylikleriyle ve Avrupalı güçlerle ittifak kurma potansiyeli taşıyordu. Fatih, bu potansiyel tehdidi ortadan kaldırmak ve Bizans'ın diriltilme umutlarına tamamen son vermek için 1461'de Trabzon üzerine yürüdü. Zorlu coğrafi koşullara rağmen karadan ve denizden şehri kuşatan Fatih, şehri teslim alarak Bizans'ın son toprağını da Osmanlı'ya kattı. Bu fetihle, Anadolu'nun kuzeyi tamamen güvence altına alınmış oldu.

Otlukbeli Meydan Muharebesi: Bir Taktik Zaferi

Fatih'in doğudaki en büyük rakibi, "Küçük Türk" olarak anılan Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'dı. Uzun Hasan, Doğu Anadolu'dan İran'a kadar geniş bir coğrafyaya hükmediyor ve Venediklilerle ittifak kurarak Osmanlı'yı iki ateş arasında bırakmaya çalışıyordu. İki büyük Türk hükümdarının karşılaşması kaçınılmazdı. 11 Ağustos 1473'te Erzincan yakınlarındaki Otlukbeli'nde yapılan savaş, Fatih'in askeri dehasının bir başka zirvesiydi. Ateşli silahlarla donatılmış merkezi ordusunu, geleneksel süvari taktikleriyle savaşan Akkoyunlu ordusuna karşı ustalıkla kullandı. Savaş, Osmanlı'nın kesin zaferiyle sonuçlandı. Otlukbeli Zaferi, Fatih'in doğudaki hakimiyetini perçinledi ve Anadolu'daki son büyük tehdidi ortadan kaldırdı.

Batı Ufku: Balkanlar, Ege ve İtalya Rüyası

Doğu sınırlarını güvence altına alan Fatih, tüm enerjisini Batı'ya yöneltti. Onun vizyonu, kendini Roma İmparatorluğu'nun varisi olarak gördüğü için, eski Roma topraklarına hakim olmaktı. Bu, Balkanlar'da mutlak kontrol, Ege Denizi'nde Venedik ve Ceneviz gücünün kırılması ve nihayetinde "Kızıl Elma" olarak anılan Roma'nın fethine uzanan büyük bir hayaldi.

Balkanlar'da Tavizsiz Hakimiyet

Fatih, saltanatı boyunca Balkanlar'a sayısız sefer düzenledi. Amacı, bölgedeki tüm krallık ve despotlukları ortadan kaldırarak doğrudan Osmanlı yönetimi kurmaktı. Sırbistan, Bosna, Mora, Eflak ve nihayet yıllarca direnen Arnavutluk, birbiri ardına Osmanlı topraklarına katıldı. Belgrad kuşatmasındaki başarısızlık dışında, Balkanlar'daki tüm hedeflerine ulaştı. Bu fetihler, Osmanlı'nın Avrupa'daki varlığını kalıcı hale getirdi ve imparatorluğun batı kanadını sağlamlaştırdı.

Denizlerde Üstünlük Mücadelesi: Ege ve Karadeniz

Güçlü bir donanma olmadan cihan devleti olunamayacağını bilen Fatih, denizlere büyük önem verdi. Ege'de Venediklilerle yıllarca süren savaşlar sonucunda Limni, Taşoz, Midilli, Eğriboz gibi pek çok stratejik adayı ele geçirdi. En büyük denizcilik başarısı ise Karadeniz'de yaşandı. Cenevizlilerin elindeki Amasra, Sinop gibi limanları aldıktan sonra Kırım Hanlığı'nı Osmanlı himayesine sokarak Karadeniz'i bir "Türk Gölü" haline getirdi. Bu, hem İpek Yolu'nun kuzey kolunun kontrolünü sağladı hem de Rusya'nın güneye inmesini yüzyıllarca engelledi.

Kızıl Elma'ya Uzanan El: Otranto Seferi

Fatih'in vizyonunun ve cüretinin en uç noktası, 1480 yılında İtalya'ya düzenlediği seferdir. Gedik Ahmed Paşa komutasındaki bir Osmanlı donanması, İtalya çizmesinin topuğunda bulunan Otranto limanını ele geçirdi. Bu olay, başta Papalık olmak üzere tüm Avrupa'da şok etkisi yarattı. Fatih'in asıl hedefinin Roma olduğu ve Otranto'yu bir sıçrama tahtası olarak kullanacağı düşünülüyordu. Ancak Fatih'in 1481'deki ani vefatı, bu büyük rüyanın yarım kalmasına neden oldu. Otranto Seferi, kısa sürmüş olsa da, Fatih'in askeri vizyonunun sınırlarının ne kadar geniş olduğunu ve "Kızıl Elma" idealine ne kadar yaklaştığını gösteren sembolik bir hadisedir.

Özetle, Fatih Sultan Mehmet'in Otlukbeli'den Otranto'ya uzanan seferler zinciri, onun rastgele fetihler yapan bir fatih değil, büyük bir stratejinin parçalarını sabırla birleştiren bir imparatorluk kurucusu olduğunu kanıtlar. Doğuda güvenliği sağlayıp Anadolu'da birliği kurmuş, Balkanlar ve denizlerde hakimiyetini perçinlemiş ve nihayetinde gözünü Batı medeniyetinin kalbine dikmiştir. Bu unutulmaz seferler, onun bir dünya imparatoru olma vizyonunun kılıç ve iradeyle haritaya çizilmiş halidir.

Diğer Yazılarımız

YUKARI ÇIK